Kurtulan kurtarır
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Her Müslümanın maksadı, (Allahü teâlânın dinine biraz daha fazla nasıl hizmet ederiz, bir insanı daha nasıl Cehennemden kurtarırız) olmalıdır. Kurtarmak için, önce kurtulmak lazımdır.
Doğru namaz kurtarıcıdır. Doğru namaz; doğru gusle, doğru abdeste, doğru itikada yani Ehl-i sünnet itikadına bağlıdır. Bunlar tam olmadan, namaz tam olmaz. Herkes, her şeyden önce bunları öğrenmeli, eksiği varsa tamamlamalı. Sorumlu olduklarına da öğretmeli. Her müminin birinci vazifesi, ateşten korunmaktır. Kendi korunmayan, kendisi yanan, başkasını yanmaktan nasıl kurtarır? Gelişigüzel ibadet, rastgele hizmet olmaz. (Yap da, nasıl yaparsan yap) sözü, din cahillerinin sözüdür.
İnsan gece gündüz tam bin sene tesbih çekse, bunun hepsi, yarım sayfa, dinini, imanını doğru öğreneceği kitabı okumak yerine geçmez, çünkü tesbih çekmek nafile ibadettir. Kendimize lazım olan ilmi öğrenmek ise farzdır. Nafile, farzın yanında denizde damla değildir. İslamiyet ilim dinidir. Bilinmezse, İslamiyet olmaz. İlimsiz din olmaz, din olmayınca da ilim olmaz. Bu ikisi birbirinden ayrılmaz. Evet, iman etmek şart, ama imandan sonra ilk iş, ilim öğrenmektir, çünkü namaz da kılsak, oruç da tutsak, ticaret de yapsak, yaptığımız işin ilmini bilmek şarttır. Peygamber efendimiz, (İlim bulunan yerde Müslümanlık vardır. İlim bulunmayan yerde Müslümanlık kalmaz) buyuruyor.
Kuşun son sözü
Birkaç arkadaş ava gider. Uzun süre bir şey vuramazlar. Sonunda ufak bir kuşu bacağından vururlar. Kuş, can havliyle uçmaya başlar. Kuş kaçar, onlar kovalar. Derken kuş, uzakta kendilerinden geçmiş ve sesli zikreden bir topluluk görür. Çok sevinir, bunlara sığınayım, beni avcılardan kurtarsınlar der. Son bir gayretle kendini şeyhin önüne atar, ama yaralıdır, dermanı da kalmamıştır. Şeyh ve talebeleri, zikirle kendilerinden geçmişlerdir. Kuştan haberleri bile olmaz. Zavallı kuş, oracıkta can verir. Zikir bitince şeyh gözlerini açar, önünde ölü bir kuş görür, üzülür. Talebelerine, (Bakın, kuş zikre dayanamadı, kuş kadar olamadık) der. Talebeleri de, doğru diyerek üzülürler.
Ancak şeyh, o gece rüya görür. Âhirette mahkeme kurulmuş. Kuş, şeyhten davacı. Kuşa, anlat diyorlar. Kuş da, (Yaralıydım, avcılardan kaçıyordum, can havliyle kendimi bu şeyhin önüne attım, beni kurtarmadı) diyor. Şeyhe, cevap ver diyorlar. Şeyh de, (Zikirde kendimden geçmişim. Görmedim, haberim olmadı) diyor. (Tamam, sen kendinde değildin, mazeretin var. Sana ceza yok) diyorlar. Kuşa da, (Dava bitti, ama son sözün ne?) diyorlar. Kuş da, (Bu şeyh benim gibi küçücük kuşu kurtaramadı, kendini ve talebelerini mi kurtaracak?) diyor.