Sual: (İctihadla farz veya haram diye bir hüküm çıkarılamayacağı gibi, ictihadlarla hâsıl olan İcma’a da uymak gerekmez) sözü doğru mudur?
CEVAP
Hayır, çok yanlıştır. İctihad da, İcma da dinin emridir. Allahü teâlâ da, Resulü de, âlimleri övmüş, müctehid âlimlere ictihad etmeyi, Müslümanların da onlara uymalarını emretmiştir. Bu emre uyarak müctehid âlimler, Nasslarda [âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde] açıkça bildirilmeyen hususları açıklayarak ictihad etmişlerdir.
Kıyas ve İctihad, Nassların manasını açığa çıkarır, emirleri arttırmaz. (M. Rabbanî 1/186)
İctihad, Resulullah’ın bildirmediği şeyleri bulup bildirmek değil, Nasslardaki kapalı yerleri anlayıp meydana çıkarmaktır. İctihadla anlaşılan farzlara da önem vermeyen, aklına uyup müctehidin hükmünü beğenmeyen kâfir olur. (Seadet-i Ebediyye)
Nasslarda açıkça bildirilmediği hâlde, mezhep imamlarının helal, haram, farz, vacib olarak bildirdikleri hükümler vardır. Nasslardan işaret bulmadıkça, bunları bildirmezler. (Faideli Bilgiler)
Kitab, Sünnet ve İcma ile açıkça bildirilen farzlara inanmayan kâfir olur. (Halebi-i kebir)
Eshab-ı kiramın söz birliğine İcma denir. Bir şeyi, Eshab-ı kiram sözbirliğiyle bildirmediyse Tâbiînin sözbirliği bu şey için İcma olur. Tâbiîn de bu şeyi sözbirliğiyle bildirmediyse Tebe-i Tâbiînin sözbirliğiyle bildirmeleri İcma olur. (Seadet-i Ebediyye)
Bunlar gibi, dört mezhebin sözbirliğiyle bildirmesi de İcma olur. İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
Bir hüküm üzerinde, dört mezhebin ictihadları arasında hâsıl olan İcma’a inanmayan da kâfir olur. (M. Rabbanî 2/36)
Dört mezhebin İcma ile bildirdiği ve her memlekete yayılmış olan bir hükmü kabul etmeyen kâfir olur. (İbni Âbidin)
Görüldüğü gibi, İctihadla anlaşılan farzlara ve haramlara da uymak gerektiği, hatta sözbirliğiyle bildirilen İctihadı yani İcma’ı inkâr edenin kâfir olacağı, bu vesikalarda açıkça bildirilmiştir.
Müctehidin ictihad etmesi farzdır
Sual: (Müctehidin ictihad etmesi farz değildir, istediği konularda başka bir müctehide tâbi olabilir) deniyor. Bu doğru mudur?
CEVAP
Yanlıştır. Müctehidin ictihad etmesi farzdır. Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretleri buyuruyor ki:
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimin birçok yerinde, ictihad etmeyi emrediyor. Bunun için, mânâları açıkça anlaşılmayan âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerin derinliklerinde bulunan hükümleri anlayabilen müctehidlere, ictihad etmek farzdır. (Seadet-i Ebediyye)
İmam-ı Gazâlî, İmam-ı Şâfiî gibi müctehiddir. Birçok meselede ictihadı, İmam-ı Şâfiî’ye uygun olmuştur. Câhillerin onu Şâfiî mezhebinde sanmaları yanlıştır. (Faideli Bilgiler)
1400 seneden beri gelmiş olan milyonlarca Ehl-i sünnet âlimi ve binlerce Evliya, sözbirliği ile bildirdiler ki, müctehid olmayan Müslümanların işlerini, ibadetlerini doğru yapabilmeleri için, inandıkları, güvendikleri, diledikleri bir müctehidi taklit etmeleri vacibdir. Bu sözbirliği gösteriyor ki, müctehidin kendi ictihadına göre amel etmesi lazım olup, başka müctehide uyması caiz değildir. Eshab-ı kiramın hepsi müctehid idi. Bunun için yaptıkları işlerde diğer müctehidler gibi birbirlerine uymamışlardır. Uydukları olmuşsa da, bu da yine kendi ictihadlarıdır. Mesela, İmam-ı Ebu Yusuf’a, cumayı kıldıktan sonra, guslettiği kuyuda fare ölüsü görüldüğü söylenince, (Şâfiî kardeşlerimize göre guslümüz sahihtir) diyerek tekrar gusletmemiştir. İmam-ı Şâfiî de, İmam-ı a’zam’ın kabri yanında namaz kılarken, rükûdan sonra ellerini kaldırmamıştır. Bunlar, böyle yapmakla başka müctehidi taklit etmemişler, kendi ictihadlarına göre hareket etmişlerdir.
Demek ki, ictihad ederek, ictihadının başka müctehide uygun gelmesi, o müctehide tâbi olduğunu göstermez. Kendi ictihadının öyle olduğunu gösterir. Bunu bilmeyen, müctehidin başka bir müctehide uyduğunu zanneder.