Mezhebin hükmüne uyulur
Sual: İbni Âbidin, Hindiyye, Dürer gibi muteber eserlerdeki bazı hadis-i şerifler, bazı hadis kitaplarındaki hadislere ve bazı âyetlere zıt gibi görünüyor. Mezhebimizin bazı hükümleri de, hadislere ve âyetlere zıt görünüyor. Bu durumda Allah'ın kitabına mı, Resulullah'ın sünnetine mi, yoksa mezhebimizin hükümlerine mi uymak gerekir?
CEVAP
Böyle sual sorulması uygun değildir. Hiç (Allah'ın kitabına ve Resulün sünnetine uymalı mı?) diye sorulur mu? Resulullah'ın sünneti, Allah'ın kitabından farklı olur mu? Mezhebimizin hükümleri de, Kitaba ve Sünnete aykırı olmaz. Önce kısaca ölçüyü verelim:
1- Hadis, âyete zıt olmaz. Zıt gibi görünürse, hadis-i şerife uyulur. Çünkü âyeti en iyi Resulullah anlar. Resulullah'ın açıklaması âyetin açıklaması olur.
2- Bir âyet veya bir hadis, mezhebin hükmüne zıt gibi görünürse, mezhebin hükmüne uyulur. Çünkü mezhebimizin âlimleri, âyet-i kerimeyi ve hadis-i şerifleri elbette bizden daha iyi bilir. Vâris olan âlimlerin farklı ictihadları da, yine Resulullah'ın emrine göredir. Nasıl ki Allahü teâlâ, Resulünü yetkili kıldı, Resulullah da vârislerini yetkili kıldı. Dört mezhep ve farklı hükümler olmayıp tek hüküm olsaydı, Müslümanların hâlleri çok zor olurdu. Şimdi bir insan kendi mezhebine göre yapamadığı bir şeyi, ihtiyaç olunca başka bir hak mezhebe göre yapabiliyor. Bu ne büyük bir nimettir!
Müctehid olmayan din adamı, okuduğu hadisten kendi anladığına uyarak amel edemez. Müctehidlerin âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerden anlayarak, verdikleri fetva ile amel etmesi gerekir. Takrir kitabında da böyle yazılıdır. (Kifaye)
Müctehid olmayanın dindeki bu hükümleri hadis-i şeriflerden çıkarması mümkün olmaz. Bunun için, müctehid olmayan, hadis kitabı okursa, ya hadislerin uydurma olduğunu zanneder veya kendi aklına göre, yanlış bir hüküm çıkarır. Her ikisi de, felaketine sebep olur. O hâlde bir Müslümana yapılacak en büyük kötülük, (Kütüb-i sitteyi al, hadisleri oku ve buradan dinini öğren!) veya (Kur’an meali oku, dinini asıl kaynaktan öğren!) demektir. Bu, bir hastaya, (Medikal cihaz satan bir yere git, her türlü tıbbî alet vardır, kendi kendini ameliyat et!) veya (Falan ilaç fabrikasına veya şu ecza deposuna git, orada her türlü ilaç var, bulduğunu, beğendiğini iç, tedavi ol!) demekten daha beterdir. Çünkü yanlış ilaç kullanan, hastalanır veya sakat kalır yahut ölebilir. Ama dini yanlış anlayan, küfre düşüp ebedî Cehennemde kalabilir. Âlim oldukları hâlde 72 sapık fırkanın liderleri ve onlara tâbi olanlar Cehenneme gidecektir. Âyet-i kerimelere kendi kafalarına göre mâna verdikleri için sapıtmışlardır.
Mezhep imamlarını kabul etmeyip, Kitap ve Sünnet diyen mezhepsizlere soruyoruz: Mezhep imamları âyet ve hadise uymamışlar mı? Onlar âyet ve hadisi bizim kadar anlayamamışlar mı? Ne diye o yetkili âlimlere değil de, kendi anlayışımıza uyuyoruz? Günlük işlerde bile, işin ehline gidiliyor. Ameliyat için doktora değil de avukata gidilir mi? Bunun için işin ehli olan mezhep imamımıza değil, kendi anlayışımıza itibar etmek ne kadar tehlikelidir.
(Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın, parçalanmayın) mealindeki âyet-i kerime için Seyyid Ahmed Tahtavi hazretleri buyuruyor ki: Burada Allah’ın ipinden maksat, cemaattir. Cemaat da, fıkıh ve ilim sahipleridir. Fıkıh âlimlerinden bir karış ayrılan dalalete düşer. Sivad-ı a'zam, fıkıh âlimlerinin yoludur. Fıkıh âlimlerinin yolu da, Resulullah'ın ve Hulefa-i raşidinin yoludur. Bu yola tâbi olmayan, bid'at ehli olur, Cehenneme gider. (Tahtavi)
Sual: Herkese Lazım Olan İman kitabında, (Müctehid olmayan bir Müslüman, bir sahih hadis öğrenip, mezhep imamının buna uymayan hükmünü yapmak kendine ağır [güç] gelirse, bu müslümanın, dört mezhep arasında, bu hadise uygun ictihad etmiş olan müctehidi arayıp bulması ve bu işini onun mezhebine göre yapması lazımdır) deniyor. Biz hadislere göre amel edebilir miyiz?
CEVAP
Bu ifade, hadis-i şerifle amel etmeyi değil, ihtiyaç halinde başka mezhebi taklit etmeyi bildiriyor. Mesela, aç kalıp midyeden başka yiyecek bir şey bulamayan kimse, (Denizden çıkan her hayvan yenir) hadis-i şerifine göre ictihad eden mezheplerden birini taklit ederek deniz haşaratı yemesi caiz olur anlamındadır. Yoksa sahih hadis var diye kendi mezhebine aykırı hareket edemez. Çünkü Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
Dört mezhepten birinde olanlar için delil, senet, bulunduğu mezhebin hükmüdür. Çünkü, onlar, Nasstan yani âyet ve hadisten hüküm çıkaramaz. Bunun için, bir mezhebin bir hükmü, Nassa uymuyor gibi görünse de, yine o mezhebe uymak gerekir. Çünkü Nass, ictihad isteyebilir, tevili gerekebilir, nesh edilmiş olabilir. Bunu da ancak müctehid anlar. (Berika)
Resulullahı örnek almak
Sual: İbadetlerimi Peygamberimizin hareketlerine göre düzeltmek istiyorum. Namaz kılarken Hazret-i Ebu Bekire uyduğu zaman, imam arkasında Fatiha okumuş muydu? Okumuşsa bizim de okumamız lazım olduğu için soruyorum. Bunun gibi Peygamberimiz kadına dokununca veya cildinden kan çıkınca abdest almış mıdır?
CEVAP
Bu çok yanlış bir sual. Kur’an ve sünnetten başka delil tanımayan mezhepsizlerin suallerine benzemektedir. Bu sual birkaç yönden yanlıştır:
1- Dinimizde dört delil vardır. İkisini inkâr etmek, bir hak mezhebe bağlanmamak dalalettir. Mezhebimizin hükmü nedir diye sual edilmesi gerekirdi.
2- Resulullah efendimizin statüsü, konumu farklıdır. Ona farz olan, bize farz olmayabilir. Mesela teheccüd namazı ona farz, bize nafiledir.
Ona haram olan şeyler bize caiz olabilir. Mesela şiir yazmak, şiir söylemek, soğan sarımsak yemek Resulullaha caiz değil idi. Bize caizdir. Demek ki Onun yapmadığı ölçü değil, bize izin verip vermediği ölçüdür.
Ona caiz olan bazı şeyler, bize caiz olmayabilir. Mesela Resulullah efendimiz, boşadığı kadınla evlenmesi caiz idi. Bize caiz değildir.
Bir kimse ölünce, hanımı başkası ile evlenebilir. Ama Resulullahın hanımları başkası ile evlenemez. Çünkü onlar müminlerin anneleridir.
Demek ki Resulullah efendimizin bizzat yapıp yapmadığı değil, bize yapın veya yapmayın dediği ölçü olur. Bunu da biz bilemeyiz ancak müctehid âlimler bilir. Onun için herkes mezhebinin hükmü ile amel eder. (Resulullah böyle yaptı veya yapmadı) diyerek kendi kafasına göre hüküm veremez.
Tahkik eden mezhepsiz
Sual: Bir kimse, (Mezhebe körü körüne uymam, taklit değil tahkik ederim, doğru olanlarına uyarım) dese, bu kimse mezhepsiz olur mu?
CEVAP
Mezhepsizlik zaten budur. Günümüzde âyet-i kerimeden ve hadis-i şeriften kendi anladığına uyup, mezhebine uymayan kimse, mezhepsizdir. Bir mezhebi beğenmeyerek ondan çıkmak, Selef-i sâlihini cahil bilmek, beğenmemek olur. Buna da âlimlerimiz küfür demişlerdir.
(Es-Savi) tefsirinde, Kehf sûresinin 24. âyetinin tefsirinin haşiyesinde buyuruluyor ki:
Dört mezhepten olmayan kimsenin sözü, sahih olan hadis-i şerife yahut âyet-i kerimeye uygun görünse de, buna uymak caiz değildir. Dört mezhepten birinde olmayan kimse sapıktır. Başkalarını da, hak yoldan ayırır. Dört mezhepten ayrılmak küfre kadar gider. (Hidayet-ül-muvaffıkîn s. 65)