Edep ve peki demek
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet yolundaki Müslümanlar olarak, büyüklerimize karşı, birbirimize karşı, herkese karşı en önemli görevimiz, edepli olmaktır. Bu yolun büyüklerinin bize verdiği miras budur. İnsanın bu dünyada üstünlüğü, ilim ve edepledir. Üstünlük, malda, mülkte ve rütbede değildir. Şerefli olan, edepli ve dinini bilen insandır. Edep, haddini, sınırını, durumunu bilmektir.
Kalbde, Allah sevgisinden başka her ne varsa, o insana felaket olarak o yeter. Mesela parayı seviyorsa, para onun başına bela olur. Makamı seviyorsa, makam onun başını yer.
Hayatta insana en zor gelen şey, en zor kelime, peki demektir. Salih Müslüman, teslim olan yani peki diyen kimsedir. Eğer Ebu Cehil bir peki deseydi, Hazret-i Ömer gibi olacaktı. Hazret-i Ömer hayır deseydi, Ebu Cehil’den fena olacaktı. Aklımızı bir tarafa atıp, peki demeliyiz, çünkü akılla bir şey kurcalanırsa, o işin saflığı, temizliği gider. Mesela Peygamber efendimiz, (Ebu Bekir’in üstün olması, çok namaz kıldığı, çok oruç tuttuğu için değil, onun kalbinde olan bir şeyden dolayıdır) buyuruyor. Onun kalbindeki olan şey, Resulullah’a olan sevgisi ve ona olan tam teslimiyeti idi. Mirac olayında, (Sen doğru söylersin ya Resulallah, ben aklıma değil sana inanıyorum) dedi. Onun için, Peygamberlerden sonra, insanların en üstünü oldu. Kıyamete kadar bütün ümmetin yapmış olduğu ibadetlerin sevabları, yukarıya doğru misliyle gider, hazret-i Ebu Bekri Sıddık’ta toplanır. Sonra, bir misli Peygamber efendimize verilir.
Silsile-i aliyye büyüklerini tanıyıp onları seven kimse, her haramı işlese de, her pisliğe bulaşsa da, küfre kaymaz, müşrik olmaz, küfür üzere ölmez. Küfürle onun arasında kale vardır. Küfürden ve şirkten emindir, kurtulmuştur. Allahü teâlâ da şirkten başka günahları affedeceğini bildiriyor.
Şiddetli sel, önüne çıkanı alır götürür. Ancak bir çınarın kovuğuna girmiş saman çöpünü götüremez. O saman çöpü, çınarın kovuğunda döner durur, sel ona bir şey yapamaz. Âhir zamanda da küfür, şiddetli sel gibi akar. Bu sele karşı durmak mümkün değildir. Önüne çıkanı alır götürür. Ancak, İmam-ı Rabbani hazretleri gibi bir Ehl-i sünnet büyüğünün, böyle yüce bir çınarın kovuğuna sığınanı götüremez, bunlara bir şey yapamaz.