Kim Allah içinse
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Kalbini Allahü teâlâya bağlayana mutlaka yardım gelir. Kalbini insanlara bağlayan ise, dertten kurtulamaz. İnsanlar genelde, kendi menfaati için iyilik yapar. Menfaati bitince de zarar verebilir. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Bir kimse, kötü insanların kızacakları şeyde Allahü teâlânın rızasını ararsa, Allahü teâlâ onu, insanlardan gelecek zararlardan korur. Bir kimse de, Allahü teâlânın kızacağı şeyde, insanların rızasını ararsa, Allahü teâlâ onun işini insanlara bırakır.)
Bu bir tercih meselesidir. Bu tercih, kalbden, ihlâsla olmalı. Yine Peygamber efendimiz, (Allahü teâlâ, sizin şeklinize, görünüşünüze ve mallarınıza değil, kalblerinize ve amellerinize [o işi ne niyetle yaptığınıza] bakar) buyuruyor. Nasihat isteyen birine, Veysel Karani hazretleri buyurur ki:
- Sen Allah’ı biliyor musun?
- Elbette biliyorum.
- Başka bir şeyi bilmesen de olur.
- Bir nasihat daha eder misiniz?
- Allah seni biliyor mu, görüyor mu?
- Elbette biliyor, görüyor.
- Başkası bilmese de, görmese de olur.
Şimdi, insanların çektiği bütün sıkıntılar (Başkası ne der?) düşüncesinden ileri gelmektedir. Abdülkadir Geylani hazretlerine, (Siz ne mübarek bir zatsınız) demişler. (Nereden biliyorsunuz?) diye sormuş. (Herkes sizi sevip övüyor) demişler. (Bu insanlara güven olmaz, bugün sever, yarın söver. Biz insanlar sevsin diye değil, Allah sevsin diye Müslümanız) buyurmuş. Müslümanlığın içinde hep faydalı şeyler vardır. Hem dünyada hem de ahirette, her yerde rahat etmek isteyen Müslümanlık dairesinin dışına çıkmamalıdır.
Bu dünyada insan, Allahü teâlâya kıymet verip, Onun rızasını gözetirse, Allah da, o kuluna o kıymeti verir. Yani, kim Allah içinse, Allah da onun içindir. Peygamber efendimiz, (Herkes sevdiğiyle beraber olacaktır) buyuruyor. Herkes kimi mabut kabul ederse, kime kulluk ederse, onunla beraber olacak. Kula kul olanlar, Cehennemde onlarla beraber olacak. Allah’a kul olanlar Allah’ın razı olduğu yerde, Onun sevdikleriyle beraber Cennette olacaktır.