Kefalet ve sigorta yaptırmak
Sual: Kefaleti anlatmağa başlarken, deniliyor ki, bir kimse, birine, (Bu yoldan git! Bu yol emindir, korkusuzdur) diyor. O da bu yoldan gidiyor. Yolda soyuluyor. Söyleyen kimse, bunun malını ödemez. (Bu yol emindir. Eğer korkulu ise, soyulur isen öderim) derse, ödemesi lâzım olur. Sigorta da böyle değil midir?
Cevap: Yol emindir demek, emin olduğunu biliyorum demektir. Bir kimse, bilmiş olduğunu söylemekle kefil olmaz. (Eğer söylediğim gibi değilse, öderim) deyince kefil olur. Kefil olarak aldatırsa, ödemesi lâzım olur. (Yolda soyulur isen öderim) demediği için kefil olmaz. Ödemesi lâzım gelmez. Kefil olacağını söylemesi, aldatmadığına alamettir. Meselâ, değirmene buğday getiren köylüye, değirmenci, bu kovaya koy dese, köylü de koysa, kovanın deliğinden, buğdaylar suya dökülüp sürüklense, gitse, değirmenci, koy derken kovanın delik olduğunu biliyorsa, buğdayları öder. Çünkü, söylerken aldatmış oldu. Demek ki, aldatmak demek için, söyleyenin, tehlike bulunduğunu bilmesi ve karşısındakinin ise, bilmemesi lâzımdır. Köylü, kovanın delik olduğunu görerek, bilerek buğdayını koyarsa, malını, kendi isteği ile ziyan etmiş olur.
Sigortacının, tüccarı aldatmak kastı olmadığı meydandadır. Geminin batıp, batmayacağını bilmez. Hırsızların, yol kesenlerin tehlikesi varsa, bunu, sigortacı gibi, tüccar da bilir. Tüccarın sigorta parası vermesi de, yolda tehlike olduğunu bilip, malı elden çıkınca, bedelini alabilmesi içindir. Sigorta işi, yolcunun veya köylünün aldatılmasına benzememektedir. (Tam İlmihal s. 875)
Osman Ünlü hocanın Türkiye Gazetesi'nde bugün yayımlanan makalesi için tıklayınız...