Az yemenin faydaları

Sual: Oruç tutarak aç durmanın faydaları nelerdir?
CEVAP
Oruç tutmak başka, aç durmak başkadır. Aç durmanın faydaları:
1- Aç duranın basireti açılır. Anlayış kabiliyeti artar. Hadis-i şerifte, (Aç duranın idraki artar, zekası açılır) ve (Tefekkür, ibadetin yarısı, az yemek ise tamamıdır) buyuruldu. (İ. Gazali)

Çok yiyen çok uyur, çok uyuyanın da ömrü boşa geçer. Çok yiyenin zekası ve zihni dumura uğrar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Çok yiyip içeni Allahü teâlâ sevmez.) [İ.Gazali]

2- Açlık, kalbde incelik doğurur. Hadis-i şerifte, (Az yiyenin içi nurla dolar) ve (Allahü teâlâ, az yiyip içen ve bedeni hafif olan mümini sever) buyuruldu. (Deylemi)

3- Açlıkta arzular kırılır, nefs uysallaşır. Çok yemek, gafleti doğurur. Azgın bir atı zaptetmek zor olduğu gibi, çok yedirmekle nefsi zaptetmek de zordur. Açlıkla terbiyesi kolaylaşır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Az yemekle kalbinizi ihya edin!) [İ.Gazali]

4- Tok olan şefkatsiz ve merhametsiz olur. Tok, açın halinden anlamaz. Çok yiyen sert ve katı kalbli olur. Hadis-i şerifte, (Çok yemekle kalbinizi öldürmeyin!) ve (Allahü teâlâ doyduktan sonra yiyip, midesini bozana buğzeder) buyuruldu. (İ. Gazali)

5- Sinirlerine hâkim olan huzurlu olur. Açlık, günah işleme arzusunu kırar, kötülük etmeye mani olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Aç ve susuz durarak nefsle cihad, Allah yolunda cihad gibidir.) [İ. Gazali]

6- Çok yiyen çok su içer. Çok su içen çok uyur. Ömrü uyku ile geçer. Çok uyku da dünya ve ahiret kazancına mani olur. Açlık, sinirleri uyanık, zinde tutar. Tokluk ahmaklığa yol açar, okuduğunu anlaması ve hatırında tutması zor olur. İki günde üç öğün yemek normaldir. Yani, bir gün sabah-akşam, öbür gün öğle vakti yemelidir. (Teshil-ül-menafi)

7-
Çok yiyip göbek bağlamak zararlıdır. Peygamber efendimiz göbekli birine, (Bu fazlalık başka yerde olsaydı, daha iyi olurdu) buyurdu. (Hakim)

Yiyip içme ilmini öğrenmek, ibadet ilminden önce gelir. Beden sağlam olursa, dünyada rahata kavuştuğumuz gibi, sağlam vücutla daha çok hizmet etme imkanı olacağı için, ahireti kazanmaya da sebep olur. İki cihan saadeti için midemizi düşünmek gerekir. Acıkmadan yememeli, doymadan kalkmalıdır! İlim ve amel, az yemekte, kalb temizliği az uyumakta, hikmet az konuşmaktadır.

Az yemek ustalık, çok yemek hastalıktır. Evliya az uyur, az yer, az içer, sıratı kuş gibi geçer. Çok yiyen çok uyur, herkesten tembel olur. Çok yemek heder, çok uyumak kederdir. Çok yemek zihni çalıştırmaz, çok uyumak menzile ulaştırmaz. Az yiyenin kalb gözü körleşmez, açlıkla hastalık birleşmez.

Az yemek, meyveli bir ağaçtır, hasta kalblere ilaçtır. Az yemek, nefsani arzuları öldürür, kalbe ferahlık verir, ahirette güldürür. Az yemek tembellikten uzaklaştırır, bilgi kazanmayı kolaylaştırır. Az yiyenin kalbinde hikmet kapıları açılır, ağzından inci mercan saçılır. Çok yemek akıl için kıtlıktır, zeka için sakatlıktır. Oburluk insana düşman olur, çok yiyenler pişman olur.

Az yemek, insan için nezafettir, zihni açan firâsettir. Çok yemek, çok uyumak, çok konuşmak, kalbe sıkıntı verir, mide şişer, kalb ölür, acıkınca tekrar dirilir. Çok yiyen çok uyur, çok uyuyan çok konuşur, çok konuşan nimetten mahrum olur. Çok yemek mideyi bozar, midesi bozulanın dertleri azar. Bilen bilir, deli bile acıkınca aklı başına gelir. Az yemek nefse zindan, kalbe gülistandır. Çok yiyen unutkan olur, yüzü gülmez somurtkan olur.

Midenin esiri olmak
Kim ki hep yemek fikrini güder, aklını nefse esir eder. Mideye olmak esir, aklı ve şuuru giderir. Kim az yemekle yarışır, evliyaya karışır. Çok yiyen obur olur, kalb evi kabir olur. Seni taşıyacak kadar yemek ye, sen onu taşıyacak miktar yeme! Şunu iyi bilesin, yemeği sen yiyesin, yemek seni yemesin! Eğer sen onu yersen, hepsi derman olur, yemek seni yerse hepsi dert ve duman olur. Ben insanım demeli, yemek için yaşamamalı, yaşamak için yemeli. Oruçtur vücudun zekâtı, çok yiyenin bozulur sıhhati, azalır şefkati, tükenir takati. Az yemek bedenin istirahatı, az uyumak ruhun rahatı.

Çok yiyerek kalbini öldürme, şeytanı kendine güldürme! Çok yemek, organları çok çalıştırıp yıpratır, tedavi için doktor aratır. Çok yiyen hakikati göremez, haramlardan çekinemez. Haram yiyenin işleri harama yönelir, her bela haramdan gelir. Helalden bile fazla yiyenin yersiz olur sözleri, hem de ibretsiz bakar gözleri. Deme çok yemek çok yakıt olur, çok yiyenin anlayışı kıt olur.

Çok yiyenin az olur ibadeti, kaçırır ebedi saadeti. Çok yiyenin gözü doymaz, ibadetten zevk duymaz. Çok yemek tohumudur her derdin, az yemek ilacıdır her ferdin.

Az ye, az uyu, az söyle, nimete kavuşulur böyle. Çok yiyenin diridir nefsi, gönlü uyur çıkamaz sesi. Gönlü uyandırmak için bu sözü tutmalı, az yiyerek nefsi uyutmalı. Çok yiyen kötü fikirler güder, her an günaha meyleder. Gaflet istersen durma mideyi doyur, çünkü tok yatan çok uyur. Çok yemeyi unutmalı, sık sık oruç tutmalıdır.

Oruç tutmak faydalıdır
Sual:
Orucun vücuda zarar verdiği söyleniyor. Dinimiz zararlı şeyi emreder mi?
CEVAP
Allahü teâlâ, insanlara zararlı olan bir şeyi emretmez. Tıp uzmanları diyor ki:
Oruçlu kimselerde adrenalin ve kortizon hormonları kana daha kolaylıkla karışmaktadır. Bu hormonlar, tesirlerini kanserli hücreler üzerinde de göstermektedir. Böylece bu hormonlar, kansere karşı bir çeşit kalkan rolünü oynamakta, yani kanser hücrelerinin çoğalmasını önlemektedir.

Oruç tutan bünye, adeta bakıma girer, iç organları saran yağlar erir, vücudun zindeliği artar, direnme gücü kazanır, mide, böbrek, şeker, kalb ve karaciğer hastalıklarına karşı mukavemet kazanır.

Çeşitli vazifeleri bulunan karaciğer, sindirimle de vazifelidir. Oruç müddetince, 3-5 saat istirahat eder, gıda depolama işine bir müddet ara vermiş olur. Bu arada, korunma sistemini güçlendirici globülinleri hazırlar. Midedeki kaslar ve salgı ifraz eden hücreler, oruç müddetince birkaç saat dinlenir. Kan hacmi de azaldığı için tansiyon düşerek kalb rahatlar. Bilhassa yüksek tansiyonlular için oruç, bir ilaç gibi faydalıdır.

Gıda artıkları iyi yakılmayınca, damarları yıpratır. Yakılmayan yağlar, damarları daraltır, damar sertliği denilen rahatsızlığa sebep olur. Akşama doğru vücutta gıda hemen hiç kalmaz. Yani bütün gıdalar yakılmış olur. Bu bakımdan bilhassa “damar sertliği” olanların başka aylarda da oruç tutmaları tavsiye edilir. Oruç müddetince vücudun diğer organlarında da dinlenme olur. Az yemek ve oruç tutmak, vücudun sıhhati için çok önemlidir. Zekât, malın kiridir. Zekât veren, malını kirden koruduğu gibi, oruç tutan da vücudun zekâtını ödemiş, hastalıklardan onu korumuş olur. Oruç tutmakta sabır da vardır.
Hadis-i şerifte, (Temizlik imanın yarısı, oruç da sabrın yarısıdır) buyuruldu. (Müslim)

Oruç sıhhat getirir. Hadis-i şerifte, (Oruç tutan sıhhatli olur) buyuruldu. (Taberani)

Hastalıkların ekserisi çok yemekten ileri gelir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Çok yiyip içmek hastalıkların başıdır.) [Dâre Kutni]

Çok yiyende acıma hissi azalır. Arzuları artar, harama dalar. Gayrı meşru arzuları harekete geçiren yolları tıkamak gerekir. Açlık şeytanın yolunu tıkar. Hadis-i şerifte, (Şeytan, damardaki kan gibi, vücutta dolaşır, açlık ile yolunu daraltın) buyuruldu. (İhyâ)

Bekâr için de oruç faydalıdır. Hadis-i şerifte (Oruç şehveti keser) buyuruldu. (İ. Ahmed)

İyi ye, iyi çalış!
Sual:
Çok yemek ne demektir? Doyuncaya kadar yemek, çok yemek midir?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri, (Tasavvuf, az yemek, az içmek değil. Herkesin helalden kazanıp, doyuncaya kadar yemesi lazımdır) buyuruyor. Şah-ı Nakşibend hazretleri de, (Bir şey yemek, aç kalmaktan iyidir) buyuruyor.

Az yemek, elbette iyidir; fakat az yemek, doymadan önce sofradan kalkmak ve acıkmadan sofraya oturmamak demektir. Yoksa aç kalmak demek değildir.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: İnsanlar, riyazet çekmek denince, açlık çekmeyi ve nafile oruç tutmayı anladılar. Hâlbuki dinimizin emrettiği kadar yemek için dikkat etmek, binlerce sene nafile oruç tutmaktan daha güç ve daha faydalıdır. Bir kimsenin önüne lezzetli, tatlı yemekler konsa, iştahı olduğu hâlde ve hepsini yemek istediği hâlde, dinimizin emrettiği kadar yiyip, fazlasını bırakması, şiddetli bir riyazettir ve diğer riyazetlerden çok üstündür. (Menakıb-ı Ahmediye, Hak Sözün Vesikaları)

Muhammed Masum hazretleri de buyuruyor ki: Yemekte, içmekte orta yolu gözetmeli. Gevşeklik verecek kadar çok yememeli. İbadet yapamayacak kadar da, perhiz etmemeli. Evliyanın büyüklerinden Şah-ı Nakşibend hazretleri, (İyi ye, iyi çalış) buyurdu. İbadet ve iyilik yapmaya yardımcı olan her şey, iyi ve mübarektir. Bunları azaltanlar da, yasaktır. (2/110)

İmtihana aç girmek
Sual:
Sınavlara aç karnına mı yoksa tok karnına mı girmek daha uygun? Oruçlu olmanın bir mahzuru var mıdır?
CEVAP
İmtihana aç girmenin mahzuru olmaz. Oruçlu olmak da iyidir. Tokluk, unutkanlık yapar. Kalbi kör eder, zihin iyi çalışmaz. İhtiyaç kadar yemeli. Çok yiyip içmenin mahzurları çoktur. Bir hadis-i şerif meali:
(Kıyamette en aç kalacak olan, dünyada en çok tok olandır.) [Beyheki]

Açlık çekerek ruhen yükselmek
Sual: Bazı kimseler, Peygamberimiz ve ilk Müslümanlar açlık çekerek ruhen yükseldiler diyerek, aç kalmayı tavsiye ediyorlar. Gerçekten yükselmek için aç mı kalmak gerekir?
Cevap:
Bu konuda, İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“Din büyüklerinin yolunda, sünnet-i seniyyeye uymak, hâllerini örtmeye çalışmak, orta hâlli yaşamak, yiyecekte, giyecekte ve her şeyde orta hâli gözetmek vardır. Cahiller bunları riyazet saymazlar. Bunlara göre riyazet, yalnız açlık çekmektir. Çok aç kalmayı pek kıymetli sanırlar. Çünkü, hayvanlar gibi yaşayan bu kimseler, yemeye, içmeye çok önem verirler, hep bunları düşünürler. Bunun için, yememek, içmemek bunlara ağır riyazet görünür. Bu cahiller, sünnete uymaya ve benzerlerine hiç kıymet vermezler. Bu yolun büyüklerine, hâllerini örtmeye çalışmak ve cahillerin kıymet verdikleri riyazetleri yapmamak lazımdır. Açlık çekmek gibi böyle riyazetleri cahiller beğenir, şöhrete sebep olur ve sonu kötü olur. Resûlullah efendimiz; (Dinde ve dünyada parmakla gösterilmesi, insana kötülük olarak yetişir. Bundan ancak Allahü teâlânın koruduğu kimse kurtulur) buyurdu.

Uzun açlıklar çekmek, yemekte ve içmekte orta dereceyi gözetmekten daha kolaydır. Orta hâli gözetmek riyazetinin, çok aç kalmak riyazetinden daha üstün olduğu meydandadır. Yiyecekte, giyecekte ve her işte orta dereceyi gözetmek çok iyidir.

Hak teâlâ, Peygamber Efendimize kırk erkek kuvveti ihsan etmişti. Bu kuvveti ile ağır açlıklara dayanırdı. Eshâb-ı kiram da, insanların en iyisinin sohbeti yardımı ile bu yüke katlanırlardı. Bu yüzden işlerinde ve çalışmalarında hiçbir bozukluk ve gevşeklik olmazdı. Aç iken muharebede düşmanla çarpışırlardı. Eshâb-ı kiramdan başkaları, böyle aç kalsalar, edebleri, sünnetleri, belki de farzları yapamaz hâle gelirlerdi. Gücü yok iken, bu işte Eshâb-ı kirama benzemeye kalkışmak, kendini sünnetleri ve farzları yapamayacak hâle sokmak olur. Hazret-i Ebu Bekir, Peygamber Efendimiz gibi her gün oruç tutmak istedi. Zayıflayıp, takati kalmayınca, Resûlullah Efendimiz, buna üzülerek; (İçinizde benim gibi kim vardır? Rabbimin huzurunda kalırım. Oradan yerim ve içerim) buyurdu. Görülüyor ki, gücü yetmediği şeyi yapmaya kalkışmak iyi değildir.”