Cemaatle namaz 2

Sual: Beş vakit namaz için camiye gitmeyip, evinde, hanımı ve çocukları ile cemaat yapan, cemaat sevabı alamaz mı, muhakkak cemaat sevabı için camiye mi gitmesi gerekir?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Uyûn-ül-besâir’de deniyor ki:
“Özürlü olmadığı halde camiye gitmeyip, evinde ailesi ile cemaat yapan kimse, camideki cemaatin sevabına kavuşamaz. Yani, camiye mahsus olan, fazla sevaba kavuşamaz. Yoksa, evde cemaatle kılınca da, cemaat sevabına, yani yirmiyedi kat sevaba kavuşur. Şunu da bildirelim ki, iki cemaat de, şartlara, sünnetlere uygun olduğu zaman böyledir. Evdeki cemaat daha uygun ise, evde kılmak lâzımdır.”

Sual: Su ile abdest alan bir kimse, teyemmüm yapmış kimseye uyarak, cemaatle namaz kılabilir mi?
Cevap:
Abdest alan, teyemmüm etmiş olana, ayakta kılan, oturarak kılana ve nafile kılan, farz kılana uyabilir. Dinini bilen bir imam arayıp ona uymalıdır.

Sual: Evde erkek, kendi mahremi olan hanımlara imam olup, cemaatle namaz kıldırabilir mi?
Cevap: Evde, erkek, mahremi olan kadınlara imam olup cemaatle namaz kıldırabilir. Sadece yabancı kadınlar varsa, bunlara imam olamaz, çünkü, halvet olur. Eğer cemaat arasında, bir erkek veya imamın mahremi kadın bulunursa, yabancı kadınlar da cemaate girebilir. Burada da, süt ve nikâh ile olan mahremlerin, halvette olduğu gibi, genç olmaları mekruhtur. Mescitte halvet hasıl olmaz çünkü umuma açıktır. Cemaat olarak sadece bir kadın varsa, imamın tam arkasında durur, yanında durmaz. Eğer bir erkek de var ise, kadın erkeğin tam arkasında durup cemaatle namazını kılar.

Sual: Cemaate yeni gelen bir kimse, imam rükuda ise, ona uyabilir mi?
Cevap:
Bu konuda Umdet-ül-islâmda deniyor ki:
“Cemaate yeni gelen bir kimse, imamı rükuda görürse, ayakta tekbir getirip, rükuya eğilir. Tekbiri eğilirken söylerse, namazı sahih olmaz. Rükuya eğilmeden, imam rükudan kalkarsa, o kimse o rekate yetişmemiş olur.”

Sual: Bir kadın, kadınlara imam olup cemaatle namaz kıldırabilir mi?
Cevap: Kadının imam olup kadınlara cemaatle namaz kıldırması tahrimen mekruhtur.

Sual: Cemaatle namaz kılındıktan sonra, cemaatten bazıları, namazı eksik kıldık derlerse, ne yapılır?
Cevap:
İmam doğru, cemaat ise, yanlış kıldık derse, imam kendine güveniyorsa veya bir şahidi olursa, tekrar kılınmaz.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, imam yanılıp, secdeyi ikiden fazla yaparsa, cemaatin ne yapması gerekir?
Cevap: İmam yanılıp ikiden çok secde yaparsa, cemaat yapmaz, bekler.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, niyet ne zaman yapılır?
Cevap: İftitah tekbiri söylerken niyet edilir. Daha önce de niyet etmek caizdir. Cemaatle namaz kılmak için evinden çıkan kimse, niyet etmeden imama uysa, caiz olur. Fakat yolda, namazı bozan şeylerden birini yapmamak lazımdır.

Sual: İmam, bayram namazını kıldırırken, fazladan alınan tekbirleri unutup yapmazsa, cemaat de yapmaz mı?
Cevap: Mevkûfât'ta; “İmam bayram namazlarındaki tekbirleri okumazsa, cemaat de okumaz” deniyor.

Sual: Dört rekatli farz bir namazı, cemaatle kılarken, ikinci rekatinde imam oturmazsa, cemaat de oturmaz mı?
Cevap: İmam, dört rekatli farz namazın, ikinci rekatinde oturmazsa, cemaat de oturmaz. Namazın sonunda secde-i sehv yapılır.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, müezzinin ayrıca yüksek sesle tekrar etmesinin bir mahzuru olur mu?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde deniyor ki:
“İmamın sesini, ihtiyaçtan fazla yükseltmesi mekruh olduğu gibi, müezzin için de mekruhtur. İmamın sesi yetiştiği zaman, tekbirleri müezzinin de bildirmesinin mekruh olduğunu ve çirkin bidat olduğunu, dört mezhep âlimleri söz birliği ile bildirmişlerdir.”

Sual: Cemaatle dört rekatli bir farzı kılarken, imam ikinci rekatte oturmazsa veya secde-i sehiv gerektiği hâlde imam yapmazsa, cemaat nasıl hareket eder?
Cevap:
Bu konuda Mevkûfât'ta deniyor ki:
“Beş şeyi imam yapmazsa, cemaat de yapmaz:
1- İmam kunut okumazsa, cemaat de okumaz.
2- İmam bayram namazlarındaki tekbirleri okumazsa, cemaat de okumaz.
3- Dört rekatli namazın, ikinci rekatinde oturmazsa, cemaat de oturmaz.
4- İmam secde âyeti okuyup, secde etmezse, cemaat de etmez.
5- İmam secde-i sehiv yapmazsa, cemaat de yapmaz.”

Sual: Cemaatle namaz kılarken, rüku tesbihini üç defa okumadan imam rükudan kalkarsa ne yapmalıdır?
Cevap: Rükuda, en az, üç kere Sübhâne rabbiyel-azîm denir. Cemaatle kılarken, üç kere okumadan, imam rükudan kalkarsa, cemaat da, hemen kalkar.

İmama ilk rekâtta yetişemeyenin hâli
Sual: Cemaatle namaz kılınırken, sonradan gelen ve ilk rekâtlarını kaçıran kimse, imam selam verdikten sonra, kendi istediği gibi mi kılar yoksa bunun da bir kaidesi, kuralı var mıdır?
Cevap: Mesbuk, yani imama birinci rekâtta yetişemeyen bir kimse, imam iki tarafa da selam verdikten sonra, ayağa kalkarak yetişemediği rekâtları kaza eder ve kıraatleri, birinci, sonra ikinci, sonra üçüncü rekat kılıyormuş gibi okur. Oturmayı ise, dördüncü, üçüncü ve ikinci rekat sırası ile, yani sondan başlamış olarak yapar. Mesela, cemaatle kılınan yatsı namazının farzının son rekâtına yetişen kimse, imam selam verdikten sonra, kalkıp, birinci ve ikinci rekâtta Fatiha ve sûre okur. Birinci rekâtta oturur, ikincide oturmaz. Umdet-ül-islâmda, Fetâvâyı Attâbîden alarak deniyor ki:
“Mesbuk, yani imama birinci rekâtta yetişemeyen, imam son rekâtta otururken, Ettehıyyatüyü erken bitirse, imam selam verinceye kadar Kelime-i şehadeti tekrar tekrar okur, sükut etmez. Namazda, okumak lazım olan yerde, sükut etmek haramdır. Salevat da okumaz. Çünkü, son rekâtta oturan salevat okur. Birinci kadede salevat okursa, secde-i sehiv lazım olur.”

Sual: Yolcu olan mukim imama ve mukim olan da yolcu olan imama uyarak namaz kılabilirler mi?
Cevap: Mukim olan bir kimse, vaktin farzını eda ederken, misafir olan imama uyabilir. Misafir yani yolcu olan da, farzları eda ederken, mukim olan imama uyabilir. Misafir, mukim imama uyduğunda yetişemediği rekat olmuş ise, imam selam verdikten sonra, yetişemediği rekâtları tamamlar. Çünkü, mukim imama vakit içinde uyan misafirin, yolcunun namazı değişerek, imamın namazı gibi dört rekat olur.

Sual: Cemaatle namaz kılınırken, bu cemaate sonradan gelen ve bir rekâtını kaçıran kimse, cemaatle namaz kılma sevabına kavuşur mu?
Cevap: Bir rekâtı kaçıran kimse, o namazı cemaat ile kılmamış olur. Fakat, cemaat sevabına kavuşur. Son rekâtı da kaçıran, imama teşehhüdde yetişirse, cemaat sevabını kazanır. İftitah tekbirini imamla birlikte söylemenin ayrıca çok sevabı vardır.

Sual: Müezzinler, ezan, kamet ve tesbihlerin okunma durumunda, dinimize göre nasıl hareket etmesi gerekir?
Cevap: Müezzin efendiler, bidatten kurtulmak için ezanı, yüksek sesle minarede, ikameti, kameti, camide okumalı, namaz tekbirlerini, ancak lüzum olunca, yüksek sesle okumalı, hiç hoparlör kullanmamalıdır. Âyet-el-kürsiyi, tesbihleri ve kelime-i tehlili, sessiz olarak, Hanefi mezhebinde son sünnetten sonra, Şafii ve Maliki mezheplerinde hemen farzdan sonra okumalıdır. Dua ederken, Resûlullah efendimize salat ve selam okumanın müstehab olduğu, İmdâdın Tahtâvî şerhinde yazılıdır.

“Salih ve facir arkasında namaz kılınız!”
Sual: Herkesin arkasında namaz kılınabilir mi yoksa namaz kıldıran kimsenin, nasıl birisi olduğunu bilmek mi gerekir?
Cevap: Namazın şartlarına ehemmiyet, önem vermeyenlerin arkasında namaz kılmamalıdır. Çünkü bunların namazı sahih olmaz. Günah işlediği hâlde, abdestin, namazın farzlarını bilen ve ehemmiyet veren imam arkasında kılmak caiz olsa da, mekruhtur. Ebüssü'ûd efendi fetvasında buyuruyor ki:
(Salih ve facir arkasında namaz kılınız!) hadis-i şerifi, cami imamları için değil, Cuma kıldıran emirler içindir. Bunlara uymak ve itaat etmek içindir.”

Günah işlediği bilinen imamların arkasında namaz kılmamalıdır. İmamlık şartları bulunmayan, Kur’ân-ı kerimi teganni ile okuyan imama uymamalıdır. Dinine bağlı imamın mescidine gitmelidir. Her namaz için, camiye gitmeli, fasık, cahil, mezhepsiz, dinde reformcu olduğu bilinen imama rastlanınca, ona uymamalıdır. Böyle imam var zannetmekle, camiyi terk etmemelidir. Ebüssü'ûd efendi fetvasında buyuruyor ki:
“Haram yiyen, faiz alan imamı azletmek vaciptir. Kur’ân-ı kerimi tecvid üzere okumasını bilmek farzdır. Tecvidi bilmeyen, mehâric-i hurûfu gözetemez. Harflerin ağızdaki yerlerini gözetemeyen bir kimsenin okuduğu Kur’ân-ı kerim ve kıldığı namaz sahih olmaz.”

Namazları, imamı salih olan camide kılmalıdır. İmamlık şartları bulunan kimsenin imam olması için de uğraşmak, her Müslümanın vazifesidir.

Cemaate gitmeye mani olan özürler
Sual: Dinimizde hangi haller, hangi sebepler, camiye cemaate gitmemek için özür sayılmaktadır?
Cevap: Hastanın, felçlinin, bir ayağı kesik olanın, yürüyemeyen ihtiyarın ve âmânın cemaate gitmesi lazım değildir. Yardımcıları, nakil vasıtaları olsa da, lazım değildir. Yağmur, çamur, çok soğuk ve karanlık da, özürdür. Çok rüzgar, yalnız gece özür olur. Hırsız ve başka sebeple malı gitmek korkusu, fakir olanın alacaklısından korkusu, canı ve malı için zalimden korkusu, abdest sıkıştırması, yolcunun nakil vasıtasını kaçırmak korkusu, hastaya bakmak, imrendiği yemeği kaçırmak korkusu, fıkıh bilgisini öğrenmeyi kaçırmak korkusu, cemaate gitmemek için özürdür. İmamın bidat sahibi olduğunu veya abdestin, guslün, namazın şartlarını gözetmediğini bilmek de özürdür. Bidat sahibi kimsenin imam olması tahrimen mekruhtur.

İmama uymanın doğru olması için
Sual: Cemaatle namaz kılarken, imama uymanın da belli şartları, esasları, kuralları var mıdır, varsa nelerdir?
Cevap:
Fıkıh kitaplarında imama uymanın doğru ve sahih olması için, şu on şart bildirilmektedir:
1- Namaza dururken, tekbiri söylemeden önce, hem hangi vaktin farzı kılınacaksa o namaza, hem de imama uymaya niyet etmektir. İmamın kim olduğunu niyet etmek lazım değildir.
2- İmamın, kadınlara imam olmaya niyet etmesi lazımdır. İmamın erkeklere imam olmaya niyet etmesi lazım değildir. Fakat niyet ederse, kendisi cemaatin sevabına da kavuşur.
3- Cemaatin topuğu, imamın topuğunun gerisinde olmak.
4- İmam ile cemaat, aynı farz namazı kılmak. Farzı kılmış olan kimse, tekrar imama uyunca, imam ile kıldığı nafile olur.
5- İmam ile cemaat arasında, kadın safı bulunmamak. Kadınlar bir saftan az olup arada perde varsa veya alçakta, yüksekte iseler caiz olur.
6- İmamın kendisini görse, yahut sesini işitse, aradaki duvar mâni olmaz. Arada kayık geçecek nehir ve araba geçecek yol mâni olur. Yolda veya nehirdeki köprüde iki saf imama uyunca, arkadakilerin de namazı sahih olur.
7- İmama uymanın sahih olması için, imamın veya müezzinin sesini işitmek yahut bunları görmek veya cemaatin hareketlerini görmek lazımdır. İmama uymak için, imamı işitmeye, görmeye elverişli penceresi olmayan duvar arada olmamalıdır.
8- İmam hayvanda, cemaat yerde veya bunun tersi olmamak.
9- İmam ile cemaat, yapışık olmayan ayrı iki gemide bulunmamak.
10- Başka mezhepteki imama uyan cemaatin, kendi mezheplerine göre namazı bozan bir şeyin, imamda bulunduğunu bilmemesi lazımdır. Mesela, imamdan kan akması veya başının dörtte birinden az miktarını mesh etmesi, Hanefi mezhebinde caiz olmadığından, böyle yaptığı bilinen bir Şafii imama uymak âlimlerin çoğuna göre caiz olmaz. Şafii imamdan kan aktığı görülse, sonra imam bir zaman kaybolup tekrar gelse, buna uyulur. Çünkü, o zamanda abdest almış olabilir. Hüsn-i zan etmek iyidir.

Sual: Bazı camilerde, cemaatle namaz kılarken, ön saflarda yer olduğu hâlde, ön tarafa gelmeyip, arkada tek başına duranlar oluyor. Bu kimselerin bu şekilde durarak kıldıkları namaz kabul olur mu?
Cevap:
İmam ile cemaat arasında, iki saftan ziyade alacak boş meydan veya büyük havuz bulunursa, bunun gerisinde olanların, imama uyması caiz olur ise de, bunların geride yalnız olarak, imama uyup namaz kılmaları mekruh olur. Havuzun ve meydanın iki yanlarında cemaatin bulunması şart değildir. Mescide bitişik açık ve kapalı yerler, odalar da böyledir.

Namazı mahalle mescidinde kılmak
Sual: Beş vakit namazı, cemaatle kılmak için, kendi mahallesindeki camiye gitmek mi yoksa cemaati daha çok olan başka camilere gitmek mi daha sevaptır?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Halebî-yi kebîrde deniyor ki:
“Mahalle mescidinde, cemaat az olsa dahi, namazı burada kılmak, cemaati çok olan büyük camide kılmaktan efdaldir. Mahalle camisindeki cemaati kaçıranın, başka camideki cemaate gitmesi efdaldir. Başka cami cemaatine yetişemezse, yalnız kılmak için, mahalle mescidini tercih etmek efdaldir. Mahalle mescidinde imam, müezzin bulunmazsa, cemaatten biri, bu vazifeyi yapar. Başka camiye gitmezler. Mahalle mescidinin imamı, yatsı namazını, beyazlığın kaybolmasını beklemeyip, daha erken güneşin battığı yerde kırmızılık kaybolunca kılarsa, bununla birlikte, erken kılmayıp, beyazlığın da kaybolmasını bekleyip, yalnız kılmak efdaldir. Yani daha iyidir. Mahallenin imamı fısk, günah işlemekle meşhur ise, yani büyük günah işliyorsa, mesela, ezanı ahkam-ı İslâmiyyeye uygun olarak okumuyorsa, başka mescidin cemaatine gitmelidir. Çünkü, mekruhtan sakınmak, sünnet işlemekten daha önce gelir.”

Sual: Bir kimse, camide Kur’ân-ı kerim okurken vakit girse, bu kimse, o vaktin namazını kılmadan, camiden çıkabilir mi?
Cevap: Camide olan kimsenin, ezan okununca, bu namazı cemaat ile kılmadan, özürsüz olarak dışarı çıkması tahrimen mekruhtur. Belli bir cami cemaatine devam âdeti ise, oraya, mahallesindeki veya iş yerindeki caminin cemaatine gitmesi ise özür olur.

Sual: Bir kimsenin kullandığı ilacın kokusu, etrafındakileri rahatsız ederse, bu kimsenin camiye gitmemesi özür olur mu?
Cevap: İlaç olarak kokulu şeyi özür ile veya unutarak yiyen, cemaate gelmez, mazur olur. Zira pis koku insanlara ve meleklere eziyet verir.

Sual: Bir kimse, tek başına çokça namaz kılsa, cemaatle kılınan namazın sevabını alamaz mı?
Cevap:
Bir kimse, cemaatle iki rekat namaz kılsa, yalnız olarak da yirmiyedi rekat namaz kılsa, yine cemaatle kıldığı iki rekatın sevabı diğerinden fazla olur.

Sual: Cemaatle namazı kıldıktan ve selam verdikten sonra, imam ve cemaat ne yapar, nasıl hareket etmesi gerekir?
Cevap:
Hindiyyede bu konuda deniyor ki:
“Son sünneti olan namazlarda, selam verince imamın oturması mekruhtur. Sağa, sola veya biraz geriye çekilip hemen son sünneti kılması lazımdır. Yahut, hemen gidip evinde kılar. Cemaat ve yalnız kılan, oturduğu yerde kalıp dualarını okuyabilir. Yahut oturduğu yerde, sağda, solda veya geriye çekilerek son sünneti kılması da caizdir. Son sünneti olmayan namazlarda, imamın, oturduğu yerde kıbleye karşı kalması mekruhtur, bidattir. Kalkıp gitmesi veya cemaate dönmesi yahut sağa, sola dönüp oturması lazımdır.”

İmamın hareketlerine uyulur
Sual: Cami büyük ve kalabalık olduğunda ve imamın sesi de arkadaki cemaat tarafından duyulmadığında, arkadaki cemaat nasıl hareket etmeli, nereye uymalıdır?
Cevap:
Cami büyük ve kalabalık olduğunda ve imamın sesi de arkadaki cemaat tarafından duyulmadığında, imamın hareketlerine uymak lazımdır. Sesine uymak şart değildir. İmamı göremeyen, imamı görenlerin hareketlerine uyarsa, imamın hareketlerine uymuş olur. İmamın tekbirleri ve imamı görenlerin hareketleri, imamın hareketlerini gösterdikleri için, bunlara uymak caiz olmaktadır. İmamı görmeyenlerin, imamın hareketlerini görebilmeleri için, caminin muhtelif yerlerine televizyon koymaya ihtiyaç yoktur. İmamın sesini duymayanların da, imamı görenlerin hareketlerine ve müezzinlerin seslerine uymaları lazımdır. Bu kolaylıklar varken, camilere televizyon ve hoparlör koymak, İslâmiyetin bildirdiğini beğenmeyip, kendi aklına göre ibadet yapmak olur. Bu ise bir Müslümanın yapacağı şey değildir. Minarelere hoparlör koymak da böyledir.

Sual: Cemaatle farz namaz kılınınca, imam, o namazın son sünneti varsa, bu son sünneti farzı kıldığı yerde mi kılmalıdır?
Cevap:
İmamın, son sünneti, farzı kıldığı yerde kılması mekruhtur. Biraz sağda veya biraz solda kılar.

Sual: Cemaatle namaz kılındıktan sonra, imam, cemaate sırtı dönük olarak mı yoksu yüzü dönük olarak mı oturur?
Cevap:
İmamın namazdan sonra, yüzü kıbleye karşı oturması mekruhtur. İlk safta imama karşı namaz kılan yoksa, imam cemaate karşı oturmalıdır. Namaz kılan varsa, imam sağa veya sola dönmelidir. Cemaat için ve yalnız kılan için, bunlar mekruh değildir. Cemaatin son sünneti başka yerde, hatta evlerinde kılmaları daha iyi olduğu İmdâdda yazılıdır.

Sual: Cemaatle farz namaz kılındıktan sonra, cemaatin dağılmayıp aynı yerde namaz kılmasının mahzuru var mıdır?
Cevap:
Cemaatle farz namazları kılınca, safları bozmak müstehabdır.

İmam yapmazsa, cemaat yapar
Sual: Cemaatle namaz kılarken, namazda imamın yapmadıklarını cemaatin yaptığı veya imamın yapıp cemaatin yapmadığı yerler var mıdır?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Mevkûfâtda deniyor ki:
Dört şeyi imam yaparsa, cemaat yapmaz: 1- İmam ikiden çok secde yaparsa, cemaat yapmaz. 2- İmam bayram tekbirini, bir rekatte üçten çok söylerse, cemaat söylemez. 3- İmam cenaze namazında, dörtten çok tekbir söylerse, cemaat söylemez. 4- İmam, dört rekatlik bir namazda beşinci rekate kalkarsa, cemaat kalkmaz. Beraber selam verirler.

On şeyi imam yapmazsa, cemaat yapar. Bunlar: 1- İftitah tekbirinde el kaldırmak. 2- Sübhaneke okumak. İki imam, cemaat de okumaz dedi. 3- Rüküya eğilirken tekbir getirmek. 4- Rüküda tesbih okumak. 5- Secdelere yatıp kalkarken tekbir söylemek. 6- Secdelerde tesbih okumak. 7- İmam semiallahü demezse, cemaat rabbenalekelhamd der. 8- Ettehıyyatüyü sonuna kadar okumak. 9- Namaz sonunda selam vermek. 10- Kurban bayramında, yirmiüç farzdan sonra, selam verir vermez, tekbir okumaktır.”

Sual: Görevli imamı ve müezzini olmayan cami ve mescitlerde, aynı vaktin namazı, değişik cemaatler yapılarak kılınabilir mi?
Cevap:
Mahalle camisinde, ezan ve ikamet okuyarak bir kere cemaat ile namaz kılınır. Yoldaki camilerde ve imamı, müezzini olmayan camilerde, her cemaat için ayrı ayrı ezan ve ikamet ile kılınır.

Sual: Nafile namaz kılan bir kimse, vaktin farzını kılacak olana uyup cemaat olsa, bu namaz cemaat ile kılınmış olur mu?
Cevap:
Nafile kılan bir kişinin, farz kılana uyması ile cemaat sevabı hasıl olur.

İftitah tekbirini imamla almanın sevabı
Sual: Cemaatle namaz kılarken, iftitah tekbirini imamla beraber almanın sevabı, daha mı fazladır?
Cevap:
İftitah tekbirini imamla beraber alanın, sonbaharda ağaçların yaprakları ne şekilde dökülürse o kişinin günahları da öylece dökülür. Bu konuda Miftâh-ul-Cennet kitabında şöyle bir hadise nakledilmektedir:
“Bir gün, Resûlullah efendim namaz kılarken, bir kimse sabah namazında, iftitah tekbirine yetişemedi. Bir köle azad etti. Sonra Resûlullah efendimize gelip;
-Ya Resûlallah! Bugün, iftitah tekbirine yetişemedim, bir köle azad ettim. Acaba iftitah tekbirinin sevabına kavuşabildim mi? diye arzetti. Resûlullah efendimiz, hazret-i Ebu Bekir'e;
-Sen ne dersin bu iftitah tekbirinin hakkında? diye sordu. Hazret-i Ebu Bekir;
-Ya Resûlallah! Kırk deveye malik olsam, kırkının da yükü cevahir olsa, cümlesini fakirlere tasadduk etsem, yine imam ile beraber alınan iftitah tekbirinin sevabına kavuşamam dedi. Ondan sonra;
-Ya Ömer! Sen ne dersin bu iftitah tekbirinin hakkında? buyurunca, hazret-i Ömer;
-Ya Resûlallah! Mekke ve Medine arası dolu devem olsa ve yükleri de cevahir olsa, cümlesini fakirlere dağıtsam, yine imam ile beraber alınan iftitah tekbirinin sevabına kavuşamam dedi. Ondan sonra;
-Ya Osman sen ne dersin bu iftitah tekbiri hakkında? buyurunca, hazret-i Osman;
-Ya Resûlallah! Gece iki rekat namaz kılsam, her birinde Kur’ân-ı kerimi hatim eylesem, yine imam ile beraber alınan iftitah tekbirinin sevabına kavuşamam dedi. Ondan sonra;
-Ya Ali! Sen ne dersin bu iftitah tekbiri hakkında? buyurunca hazret-i Ali;
-Ya Resûlallah! Doğru ile batı arasındaki kâfirler, Müslümanları yok etmek için saldırsalar, Rabbim bana kuvvet verse, bunlarla cihad edip, cümlesini haklasam, yine imam ile alınan iftitah tekbirinin sevabına kavuşamam dedi. Sonra Resûlullah efendimiz;
(Ey ümmet ve Eshâbım! Yedi kat yerler ve yedi kat gökler kâğıt olsa, denizler mürekkep olsa, bütün ağaçlar kalem olsa, cümle melekler katip olsalar ve kıyamete kadar yazsalar, yine imam ile alınan iftitah tekbirinin sevabını yazamazlar) buyurdu.”

Sual: Cemaat, ne zamana kadar iftitah tekbirini alırsa, imamla birlikte almış olur?
Cevap:
İmam Fatiha sûresini bitirmeden iftitah tekbirini alan, imamla birlikte almış olur.

Sual: Beş vakit namazı cemaatle kılmanın vacip olduğunu bildiren âlim olmuş mudur?
Cevap:
Şartlar uygun olduğu zamanlarda, namazı cemaat ile kılmanın vacib olduğunu bildiren âlimler çoktur. Irak âlimlerine göre, vacibi özürsüz bir kere bile terk etmek günah olur. Terk etmeyi âdet ederse, söz birliği ile günah olur. Sünneti terk ise, günah olmaz. Bir camide cemaati kaçıran kimsenin, başka camide araması müstehabtır.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, imam olan kişi, kendisine uyan cemaate imam olmaya niyet etmemiş ise, bu imama uyanların namazı kabul olur mu?
Cevap:
Bu konuda Hadîkada deniyor ki:
“Fıkıh âlimleri buyurdu ki: İmam namaza dururken kendisine uyan cemaate imam olmaya niyet etmezse, buna uymak sahih olur ise de, imamın kendisi imamlık sevabına kavuşamaz. İmam olmaya niyet etmediği için, yalnız kılmış gibi, yalnız kendi namazının sevabını alır. Başkalarının kendisine uymasına niyet edince, cemaatin sayısı kadar, imamlık sevabı da alır.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, saflarda cemaatin aynı hizada mı durması gerekir?
Cevap:
Cemaat ile namaz kılarken safları düz yapmaya dikkat etmelidir. Saftan ileride ve geride durmamalıdır. Herkes, bir hizada durmaya çalışmalıdır. Peygamber Efendimiz, önce safları düzeltir, ondan sonra namaza dururdu ve;
(Safları düzeltmek, namaz kılmanın bir parçasıdır) buyururdu.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, imam ikinci rekâtte oturmazsa, cemaat ne yapar?
Cevap:
Dört rekâtli farz namazın, ikinci rekatinde, imam oturmazsa, cemaat de oturmaz. Namazın sonunda secde-i sehv yapılır.

Farzı yalnız kılarken cemaat oluşursa
Sual: Bir kimse, yalnız başına farz namazı kılmaya başladığı sırada, birkaç kişi gelip onun yanında cemaat yapsalar, farzı tek başına kılan kimsenin, namazı bozup bu cemaate uyması mı gerekir?
Cevap:
Farzı yalnız kılan kimsenin yanında, o farzı cemaat ile kılmaya başlasalar, birinci rekatte secde etmedi ise, ayakta iken bir yana selam vererek, namazı bozar, imama uyar. Birinci rekatin secdesini yaptı ise, dört rekatli farzlarda, iki rekati tamam kılıp selam verir. Üçüncü rekatin secdesini yapmadı ise, ayakta bir tarafa selam verip bozar ve cemaate katılır. Üçüncü rekatin secdesini yaptı ise, dört rekati tamamlar. Sonra, imama uyup, dört rekat nafile kılması iyi olur. İkindiyi, böyle cemaat ile kılamaz. Sabah ve akşam farzında birinci rekatte secde ettikten sonra da, namazı bozar. Fakat, ikinci rekatin secdesini yaptı ise, namazını tamamlar. Sonra imamla nafile kılmaz.

Sünneti kaza niyeti ile kılarken farza veya cuma hutbesine başlanırsa, namazı bozmaz. İki veya dört rekate tamamlar. Öğle veya cuma sünnetinde iki rekatte selam veren, farzdan sonra, iki daha kılarak, dörde tamamlar. Yeniden dört rekat kılması, daha iyi olur. Kaza kılarken cemaate başlanırsa, tertib sahibi olan bozmaz. Maliki mezhebinde de böyledir.

Sual: Özrü sebebiyle oturarak namaz kılan birine, ayakta namaz kılabilenler, buna uyup cemaat olabilirler mi?
Cevap:
Su ile abdest alan, teyemmüm etmiş olana, ayakta kılan, oturarak kılana ve nafile kılan, farz kılana uyabilir. Dinini bilen bir imam arayıp ona uymalıdır.

Sual: Gözleri görmeyenin de cemaat için camiye gitmesi gerekir mi?
Cevap:
Hastanın, felçlinin, bir ayağı kesik olanın, yürüyemeyen ihtiyarın ve âmânın cemaate gitmesi lazım değildir. Yardımcıları, nakil vasıtaları olsa da, lazım değildir.

Sual: İki veya daha fazla kişi, kendi aralarında cemaat yaptığında, cemaat olan kişiler nerede ve nasıl durmalıdır?
Cevap:
Cemaat bir kişi ise, imamın sağ yanında hizasında durur. Solunda durması mekruhtur. Arkasında durması da mekruh olur. Ayağının topuğu, imamın topuğundan ileri olmazsa, namazı sahih olur. Cemaat, iki ve daha çok kişi olursa, imamın arkasında dururlar. Birincisi, imamın tam arkasına, ikincisi birincinin sağına, üçüncüsü birincinin soluna, dördüncüsü ikincinin sağına, beşincisi üçüncünün soluna... olarak dururlar. İkinci, sonradan gelirse, arkaya durur. Birinci, namazı bozmadan arkaya geçer. İmam ileri gitmez.

Sual: Bir kimse, sabah namazı için camiye gittiği zaman, eğer cemaat farza durmuş ise, sabah namazının sünnetini kılmamış ise, kılar mı yoksa terk mi eder?
Cevap:
Sabah namazına geç gelen, cemaati kaçırmamak için, sünneti terk eder. Vakti kaçırmamak için sünneti terk etmesi daha lazımdır. Cemaate yetişebilecek ise, sünneti caminin dışında veya direk arkasında kılar ve sonra cemaate katılır.

Sual: Seferi imama uyan mukim bir kimse, imam ikinci rekatte selam verince, ayağa kalktığında üçüncü ve dördüncü rekatlerde Fatihayı okuyacak mıdır?
Cevap:
Namaz kılarken, misafire, dinen yolcu olana uyan mukim bir kimse, imam ikinci rekatte selam verince, kalkıp iki rekat daha kılarken, kıraat etmez. Yani, Fatihayı ve sûreyi okumaz. İmam arkasında kılar gibi, ayakta, bir şey okumaz. Câmi'ur-rümûz ve Tâtârhâniyyede deniyor ki:
“Alimlerin bir kısmı, misafir arkasında kılan mukim, üçüncü ve dördüncü rekatlerde kıraat etmez, yani bir şey okumaz dedi. Şemsül eimme Abdül'azîz Halvânî ve başka âlimler, kıraat eder dedi. O halde, ihtiyat ederek, okuması daha iyi olur.”

Kıyam, kıraat mahalli olduğundan, okumanın zararı yoktur. Halebî-yi kebîrde deniyor ki:
“Diş ağrısını kesen ilaç, okumaya mani oluyorsa ve vaktin sonu ise, imama uyar. İmam bulamazsa, okumadan kılar.” Çünkü, ağrı meşakkat olup, zaruri hasıl olmuştur. Kıraatte, Kur’ân-ı kerimin tercümesini okumak caiz değildir.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, İmamın rükudan kalkarken söylediğini, cemaat de söyler mi veya ne yapar?
Cevap:
Rükudan kalkarken Semi'allahü limen hamideh demek, imama ve yalnız kılana sünnettir. Cemaatle kılarken, cemaat bunu söylemez, Rabbena lekel-hamd der.