Diş dolgusuyla ilgili çeşitli sorular

Sual: Diş dolgusu olan Maliki mezhebini nasıl taklit eder?
CEVAP
Maliki’nin bu husustaki farzlarına uyar, müfsitlerinden yani o ibadeti bozan durumlardan kaçar. Sadece gusülde değil, gusülle yaptığı işlerde de bu şartlara uyması lazımdır. Yani hem namazda, hem de abdeste Maliki’nin şartlarına uyup müfsitlerinden kaçması gerekir. Aksi takdirde telfik yapmış, yani mezheplerin kolaylıklarını almış olur ki, telfik haramdır.

Başka mezhebi taklit
Sual: Diş dolgusu için mezhep değiştirmek mi gerekiyor?
CEVAP
Diş dolgusu için mezhep değiştirmek gerekmiyor. Sadece gusül, abdest ve namazda, yine kendi mezhebine uymaya devam etmekle beraber, Maliki mezhebinin de bu konudaki şartlarına, yani farz ve müfsitlerine de uyuyor. Böylece taklit gerçekleşiyor.

Mezhep taklidi
Sual: Bir kimse, diş dolgusunun gusle mani olduğunu bilmeden 9-10 sene dişi dolgulu hâlde namaz kılsa, fakat Mâlikî veya Şâfiî mezhebini taklit etmek gerektiğini yeni öğrense, kıldığı bu namazları, kaza etmesi gerekir mi?
CEVAP
Elbette kaza etmesi gerekir. Bununla beraber, hiç kazamız olmasa bile, ömür boyu kaza namazı kılmanın ve sünnetleri kılarken kazaya da niyet etmenin mahzuru olmaz.

Bizim de o namazlardan mekruh kıldıklarımız olabilir. Sünnet veya müstehablardan birini yapmamış olabiliriz. Kaza kılmakla bunlar da telafi edilmiş olur. Çünkü İmam-ı Rabbani hazretleri, (İmam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleri, abdestin edeblerinden birini terk ettiği için kırk yıllık namazı kaza etmiştir) buyuruyor. (1/29)

O namazlarda hiçbir eksiğimiz olmasa da, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, sünnet de kılınmış olur. (Redd-ül muhtar)

Cünüpken dolgu yaptırmak
Sual:
Cünüpken veya âdetliyken diş dolgusu yaptırmakla, abdestli olarak diş dolgusu veya kaplama yaptırmak arasında fark var mıdır?
CEVAP
Hayır, ikisi arasında gusül yönüyle fark yoktur. Hanefi’de, gusülde ağzın içini yıkamak farz olduğu için, gusül sahih olmaz. Maliki Mezhebinde ağzın içini yıkamak farz olmadığı için, diş dolgusu olan, Maliki mezhebini taklit ederse guslü sahih olur.

Harac olunca
Sual:
Seadet-i Ebediyye’de, (Bedenin, ıslatılmasında harac olmayan yerlerini yıkamak farzdır. Harac yani meşakkat, zorluk bulunduğu zaman haraca sebep olan şey zaruri var ise, buraları yıkamak sakıt olur) deniyor. Bu ifadelere göre, dolgulu dişi sökmek harac olmaz mı? Bir de, ikisi de örgü olduğu halde, kadının, gusülde örgülü saçını çözmesi harac oluyor da, erkeğin örgülü saçını çözmesi niye harac olmuyor?
CEVAP
Dolgu dişi çıkarmak elbette haracdır, hem de çok kuvvetli zorluktur. Ancak, başka mezhepte bir çıkış yolu olduğu için, o mezhebi taklit edince mesele kalmıyor.

Farzı yapmakta haraca sebep olan, yani yapmaya mani olan zaruret, ya zorla olur. Kadınların saçlarını uzatması böyledir, çünkü İslamiyet, saçlarını kesmelerini yasak etmiştir. Yahut hasta bir uzvu sıhhate kavuşturmak ve tehlikeden korumak için olur. Yahut da, başka şey yapmaya imkân olmadığı için olur. Harac bulunduğu zaman, başka mezhebi taklit mümkün olmazsa, zaruret aranır. Kadınların örgülü saçlarını çözmelerinde harac vardır. Bu haracdan kurtulmak için, başka mezhebi taklit etmeye de imkân olmadığı ve saçlarını uzatmalarında zaruret olduğu için, saçlarının örgülerini açmaları affolmuştur.

Kadınların örgülü saçlarını açmamaları, erkeklerin örgüsünü açması gibi değildir, çünkü birincisinde zaruret ve harac birlikte vardır. Erkek örgüsünü çözmede harac varsa da, zaruret yoktur. Zaruret olmayınca da, erkeklerin örgülerini çözmeleri gerekir.

İlk gusülde
Sual:
Dolgu yaptıran, ilk gusülde mi mezhep taklidine başlar?
CEVAP
Evet.

Dolgu yaptıran
Sual:
Hanefi mezhebinde olan bir kişinin, dolgu yaptırmasının hemen ardından, (Maliki mezhebini taklit ederek) gusül abdesti almasına gerek var mıdır?
CEVAP
Cünüp olana kadar lüzum yoktur. Ancak hemen taklit etmesinde de mahzur olmaz.

Cünüp olmayan
Sual:
Diş dolgusu olan yaşlı dul kadın ve hadım olan kimselerin mezhep taklidi gerekir mi?
CEVAP
Cünüp olmadıkları için taklide ihtiyaç yoktur.

Maliki’yi taklit
Sual:
Dolgu sebebiyle Şafii’yi taklit ederken, daha kolay diye, Şafii’yi bırakıp, Maliki’yi taklit uygun mu?
CEVAP
Evet, uygundur.

Vidalanan hazır dişler
Sual:
Şimdi hazır dişler, damağa vidalanmaktadır. Bunlar da diş dolgusu hükmüne mi girer?
CEVAP
Çıkarıp altını yıkamak imkânı olmadığı için diş dolgusu hükmüne girer.

Damağa protez yapıştırmak
Sual:
Toz, krem, jel gibi yapıştırıcı olarak kullanılan maddeler, tükürük kıvamını koyulaştırıp, yapışkan hale getirerek protezin damaktan çabuk düşmemesini, biraz daha uzun dayanmasını sağlıyor. Abdestte ve gusülde bu protezi çıkarmak gerekiyor mu?
CEVAP
Protezi her abdestte çıkarıp, sonra jel gibi bir şeyle yapıştırmaya kalkmak bir meşakkat sayılır. Bu bakımdan abdestte, protezi çıkarmak gerekmez. Abdestte ağzı yıkamak sünnet, gusülde ise farzdır. Ayrıca gusül, abdest gibi sık sık tekerrür etmez. Etse bile, gusülde, çıkarıp altını yıkamak gerekir.

Dolguda ihtilaf mı var?
Sual:
(Diş dolgusunun gusle mâni olduğunu söylemek yanlıştır, çünkü bu ihtilaflı bir meseledir. Dolguya cevaz veren kıymetli âlimler vardır. Ama dolgu gusle mâni olmasa bile, Mâlikî’yi taklit etmenin zararı olmaz) deniyor. “İhtilaflı mesele” diyerek, zihinleri bulandırmanın sebebi ne olabilir?
CEVAP
Art niyeti olan her şeyi söyleyebilir. Diş dolgusu ihtilaflı mesele değildir. Hiçbir Hanefî âlimi, (Ağızda kuru yer kalsa, gusül sahih olur. Dolgu diş, gusle mâni olmaz) dememiştir. Fıkıhta, (ihtilaflı) demek, (Müctehid âlimlerin farklı ictihadları var) demektir. Masonların, ajanların veya kendini din adamı sayan cahillerin, dine aykırı sözlerine ihtilaf denmez.

Hem mezhep imamlarının yaşadığı dönemlerde diş dolgusu yoktu, hem de günümüzdeki insanların sözleri dinde senet olmaz. Ağzın içini yıkamak farzdır. Kuru yer kalırsa gusül olmaz. Bunun aksini söyleyen hiçbir Hanefî âlimi yoktur.

Diş dolgusu, gusle mâni midir?
Sual: Diş dolgusu ve kaplaması gusle mani midir?
Cevap:
Diş doldurtmanın caiz olduğunu söyleyenler, Sebil-ür-reşâd mecmuasında 1913 senesindeki yazılı fetvayı ileri sürmektedirler. Bu derginin yazarlarından Manastırlı İsmail Hakkı, sinsi bir masondur. Bunlardan İzmirli İsmail Hakkı ise, mason Abduh'a aldananların başında gelmektedir. İttihatçıların gözlerine girerek medreselerde hoca olmuş ve Abduh'un reformcu fikirlerini yaymaya çalışmıştır. Zehirlediği talebesinden Ahmed Hamdi Akseki'nin Telfîk-ı mezâhib kitabına yazdıkları, onun içyüzünü göstermektedir.

İsmail Hakkı, dişleri altın tel ile bağlamanın caiz olup olmaması hakkında, fıkıh âlimlerinin bildirdiklerini yazmış, dişlerin gümüş yerine, altın tel ile bağlanmasının zaruret olduğundaki âlimlerin söz birliğini bildiren kitapları, mesela Siyer-i kebîr şerhini ileri sürerek, diş meselesi bir zarurettir demiştir. Halbuki, kendisine sorulan; dolgu veya kaplaması olan kimsenin gusül abdesti sahih olur mu sualidir. O ise, hileli cevap vermiştir. Bu hareketi, ilimde sahtekârlıktır. Ayrıca bu hileleri ile de iktifa etmemiş, İslâm âlimlerini kendine yalancı şahit göstermekten çekinmemiştir.

Diş kaplatmanın ve doldurtmanın zaruret olduğunu, Hanefî fıkıh âlimlerinden hiçbiri bildirmedi. Zaten fıkıh âlimleri zamanında diş kaplatmak, dolgu yaptırmak yoktu. Vesika olarak ileri sürdüğü Siyer-i kebîr şerhi tercümesinde, İmâm-ı Muhammed Şeybânî'nin, dişi düşen kimsenin, bunun yerine altından diş koymasına yahut altından tel ile dişleri bağlamasına caiz dediği yazılıdır. Diş kaplatmak yazılı değildir.

Sebîl-ür-reşâd mecmuası, İzmirli'nin yazısının derme-çatma, hileli olduğunu anlamış olacak ki, Mecmû'a-i Cedîde ismindeki fetva kitabının 1911 tarihli ikinci baskısındaki “Gusül caiz olur” fetvasını da vesika olarak eklemiştir. Halbuki, bu fetva, bu kitabın 1299 tarihli birinci baskısında yoktur. İkinci baskıya, ittihatçıların Şeyh-ül-islâmı Mûsâ Kâzım tarafından sokulmuştur. Sebîl-ür-reşâd mecmuası, bir reformcunun yazısını bir masonun yazısı ile ispata kalkışmıştır.

Hiçbir fıkıh âlimi, diş kaplatmaya, dolgu yaptırmaya zaruret dememiştir. Bunu yalnız mason olan din adamları ve dinde reformcular söylemekte ve yazmaktadırlar.